Dünyanın dört bir yanında teknoloji, ekonomi ve bilim ilerlerken, Gazze hâlâ yerinde sayıyor. Hatta geri gidiyor. Bize uzak, haber bültenlerine birkaç saniyelik görüntülerle yansıyan Gazze; aslında insanlığın en büyük sınavlarından biri.
Bir yanda savaş uçaklarının gölgesinde büyüyen çocuklar, diğer yanda o çocukların yüzlerine bakmadan geçip giden bir dünya. Sanki Gazze, yeryüzünde zamanın durduğu bir yer. Elektrik yok, temiz su yok, hastaneler çalışamaz halde, okullar yıkık. Ama yine de insanlar yaşamaktan vazgeçmiyor. Çünkü Gazze’nin insanları başka bir dünyanın, başka bir umudun taşıyıcıları.
Bugün Gazze’de yaşananlar sadece siyasi bir çatışmanın sonucu değil; insan haklarının, vicdanın ve adaletin ne kadar aşındığının göstergesi. Her gün yıkılan bir ev, yaralanan bir beden, kaybedilen bir hayat; aslında bizim de sessiz kaldığımız her şeyin bir yansıması.
Peki biz ne yapıyoruz? Sosyal medyada birkaç cümle paylaşmak mı, birkaç dua etmek mi? Oysa ki Gazze, sadece yardım istemiyor. Anlaşılmak, hatırlanmak, sesi duyulmak istiyor.
Gazze’nin sesi olalım. Çünkü orada bir çocuk, sabaha çıkıp çıkamayacağını bilmeden uyuyor. Çünkü orada umut, en kıymetli ve en kırılgan şey. Çünkü Gazze, hepimize insan olduğumuzu hatırlatıyor
Vessleam
Ayşe AKTAŞ
0 Yorumlar