TARIMDAKİ BAŞARISIZLIĞI PAY
EDELİM Mİ?
Tarım sektörü başarısız görülüyor ise bu sorumluluğu
sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’na yüklemek doğru değildir. Diğer kamu kurum ve
kuruluşlarının da tarımın gelişmesi için sorumlulukları vardır ve bu sorumlulukları
üstlenmelidirler.
Elbette
ülkemiz tarımın bugünkü geldiği durum ister negatif olsun isterse pozitif en
büyük sorumluluk Tarım ve Orman Bakanlığı’ndadır. Ancak ben sadece Tarım ve Orman
Bakanlığının çabasının yetmeyeceğini, diğer kamu-kurum ve kuruluşlarında
yapması gereken çok şey olduğunu anlatmaya, sizlerde ve kamuoyunda bir
farkındalık üretmek istiyorum.
Bir önceki yazımızda çöplüğe dönen tarımsal sivil
toplum kuruluşlarına da değinmiştik. Sırası ile ilerleyelim.
Tarımda başarının
olmazsa olmazı, bu kurum ve kuruluşlar kimlerdir ve en temelde kısaca neler
yapmalıdır? Bu kurum ve kuruluşların en temelde üzerine alması gereken
görevlerini kısaca özetleyelim: Kısa kısa bir
sinema fragmanı tadında özetleyelim gerisini sizin hayal dünyanıza ve
farkındalığınıza bırakalım.
Son zamanlarda herkesin gündeminde olan “GENÇ ÇİFTÇİ”, bir
film olsun, bunu senaryolaştıralım ve üzerinden ilerleyelim, GENÇ ÇİFTÇİ film için
fragman özeti.
Genç çiftçi projesi ile köyüne dönmeye ikna edilen bir gencin
karşılaştığı zorluklara birkaç örnek verelim. Bu genç, köyünde tarımsal
faaliyetlere başladığında, şehirdeki yaşam standartlarından uzak bir ortamda
bulur kendini. Köyde sosyal alt yapı, konfor, sosyal çevre ve çocukları için
eğitim imkânları yetersizdir. Kış aylarında köy neredeyse boşalır. Sağlık
sorunları yaşandığında ise en yakın sağlık ocağına ulaşmak bile zordur. Bu
genç, köy hayatına alışmaya çalışsa bile, eşi mutsuzdur ve çocuklarının
geleceğinden endişelidir. Bu koşullarda bu genci köyde tutabilmek mümkün
olabilecek mi?
Aile ve Sosyal
Politikalar, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı’nın
da kırsal kesimde yaşayan insanlarımızın, gençlerimizin sosyal, sağlık, eğitim ihtiyaçlarını
karşılamak için sorumluluk alması gerekmektedir. Aksi takdirde, kırsal
alanlarda hem mevcut çiftçileri kaybederiz, hem de şehirlerden kırsala dönmeye
teşvik edilen gençleri memnun olabilmesini bekleyemeyiz.
Aile ve Sosyal Politikalar, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı
kırsal alanlarda sağlık, eğitim ve sosyal hizmetleri sağladı diyelim.
Çiftçilerimizden de kaliteli, verimli, standartlara uygun ve katma değerli
ürünler üretmelerini istiyoruz. Bu ürünleri üretebilmek için tarım ve gıda
sanayi, makine ve teknoloji desteğine ihtiyaçları var. Bu desteği sağlamak da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın
görevi. Üretmek tek başına yeterli değil, ürünleri sürdürülebilir bir
şekilde satmak, kar elde etmek, uygun bir pazar bulmak da gerekiyor. Bu da
pazarlama faaliyetlerini kapsıyor. Ürünlerin pazar araştırması,
fiyatlandırması, rekabet gücü, iç ve dış pazarda yer bulması için Ticaret Bakanlığı görevli ve sorumlu.
Bu bakanlıklarda ihtiyaç duyulan desteği sağladı diyelim. Bu
ürünleri yurt içi ve yurt dışı pazarlara ulaştırmak lazım. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da bu görevi üstleniyor. Üretim
bölgelerinden büyük şehir ve limanlara demir, hava ve deniz yolu, kırsal
alanlara da karayolu ile lojistik alt yapısı kuruyor. Çünkü ulaşamadığın yer
senin değil, öyle değil mi?
Kırsal alanda altyapı, sanayi, sosyal ve yaşam tesisleri
sorunsuz görünebilir. Ancak işletmelerin makine ve donanımlarına elektrik
enerjisi sağlayacak trafo gücü yetersizse, tüm bu yatırımlar boşa gider.
Bununla birlikte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, tarım
arazilerinin üzerine kontrolsüz maden ocakları açılmasına izin verirse, tüm
emekler heba olur.
Tarımın olmazsa olmazı çevredir. Çevre kirlenirse, sağlıklı
tarım yapamayız. Çevre, Şehircilik ve
İklim Değişikliği Bakanlığı, tarım arazilerini korumalıdır. Yapılaşma için
başka yerler varken, tarım arazilerini betona kurban etmemelidir. Yoksa
üreticiler üretmekten vazgeçer, verimli topraklarımız kaybolur ve tüm
yatırımlarımız ve beklentilerimiz boşa gider. Tüm tarımsal arazilerimiz bir
rantta dönüşür.
Çiftçilik, bir meslektir. Yapılan faaliyet ise bir
işletmeciliktir. Çiftçi, tarım faaliyetini bir işletme olarak görmelidir.
Sürdürülebilir üretim için kırsal alanda çalışacak işçiye ihtiyacı vardır. Ama
kırsal alanda işçi bulmak büyük bir sorundur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bu sorunu çözmek için
teşvikler sunmalıdır. Çiftçinin ve tarım işçisinin sosyal güvenlik hakları
artırılmalı ve bu haklardan yararlanması kolaylaştırılmalıdır. Hem bakanlık hem
çiftçi hem de tarım işçisi bu konuda istikrarlı, kararlı ve yararlı olmalıdır.
Gıda arzı güvenliği, bir milli güvenlik meselesi olduğu için
çiftçilik sadece gıda üretmek değildir. Bu yüzden Hazine ve Maliye Bakanlığı, tarımsal girdiler üzerindeki vergi
yükünü azaltarak tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilirliğine katkı
sağlamalıdır. Çiftçilerimizin ürünlerini yüksek katma değerli ürünler haline
getirilebilmesi için yeni iş ve teşvik modelleri üretmeli, desteklemeli hem
çiftçi, hem üretici hem tüketici hem de kendisinin karlı çıkacağı modelleri
geliştirmelidir.
Adalet Bakanlığı da çiftçilerimizin makine, ekipman ve traktörlerine haciz
konularak tarımsal faaliyetlerinin engellenmesini veya zorlaştırılmasını
önlemelidir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı, tarımsal arazilerimizin turizm teşvik
bölgesi bahanesiyle talan edilmesine engel olmalı, bölgeyi rant kapısı
yapmamalı, bölgenin coğrafyasını korumalı, çevrenin fiziki ve iklimsel yapısını
değiştirecek faaliyetlere izin vermemelidir.
Sadece filmin fragmanında bile, tarımın sadece tarım olmadığını,
hangi bakanlıkların ne yapması veya yapmaması gerektiğini özetlemeye sizin
hayal dünyanızda bir çağrışım yapmaya çalıştık. Tarımsal faaliyetlerin
gelişmesi, kalite, verim ve sürdürülebilirlik sağlaması, üretimi artırarak gıda
arzı güvenliğimizi ve enflasyonun düşmesini sağlamak için ÜRETMEYE NİYET ETMEKTEN, TÜKETİCİYE KADAR olan zincirde kimlerin
rol aldığını ve rolün hakkını verip vermediğini yazmaya devam ederken kime kaç
yıldız verileceği sizin takdiriniz.
Bitti mi? Bitmedi. Bir sonraki yazımızda yerel yönetimlerin
kırsal kalkınmadaki rolüne değineceğiz.
0 Yorumlar