TARIMSAL KOOPERATİFLER YENİDEN YAPILANDIRILMALI
Bu yazımızda da kooperatif
kökenli bir sivil toplum kuruluşu Genel Başkanı olarak kooperatifçiliğin dünya
genelindeki durumu, nedenli önemli olduğunu ve ülkemizdeki yeri hakkında bir
farkındalık üretmeye çalışacağız.
Kooperatifçilik, sadece ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda
toplum hayatının bir parçası olan değerli bir kavramdır. Kooperatifler,
ortakları arasında eşit mülkiyet, kâr payı ve artık değer paylaşımı, düşük
fiyatlar, iyileştirilmiş çalışma koşulları ve gönüllülük gibi özellikleriyle
tanımlanabilir. Ancak kooperatiflerin başarısı, bu özelliklerin ne kadar
hissedildiği ve yaşatıldığı ile ilgilidir. Kooperatiflerin gelişmesi ve profesyonelleşmesi, ürettikleri ciro ve
katma değer ile doğru orantılıdır. Toplumun refah seviyesinin yükselmesiyle
birlikte kooperatifler, natürel ve organik ürünlerin tercih edildiği bir adres
haline gelmiştir. Bu da kooperatiflere olan ilgiyi artırmış ve daha kurumsal
yapıların oluşmasına zemin hazırlamıştır.
Dünya genelinde kooperatifçiliğin büyüklüğü ve önemi göz ardı
edilemez. 145 ülkede 2,6 milyon kooperatif faaliyet göstermekte ve 1 milyarın
üzerinde müşteri ve ortağa hizmet vermektedir. Kooperatiflere ait varlıkların
toplam değeri 19,6 trilyon Dolar, yıllık geliri ise 2,98 trilyon Dolardır. Eğer kooperatifçilik ekosistemi bir ülke
olsaydı, dünyanın en büyük beşinci ekonomisi olacaktı. Yeni Zelanda,
Finlandiya gibi bazı ülkelerde ulusal gelirin %10’undan fazlası kooperatifler
tarafından üretilmektedir. Dünyada çalışan nüfusun yaklaşık %9,46’sı
kooperatiflerle ilişkili veya bizzat kooperatiflerde çalışmaktadır. Tarım
kooperatifleri ise dünya genelinde en yaygın kooperatif türüdür.
Türkiye’de ise kooperatifçilik durumu çok farklıdır. Ülkemizde 30 farklı türde 53.259 kooperatif
bulunmakta ve bu kooperatiflerin 7.422.994 ortağı vardır. Her 10 kişiden
birinin bir kooperatif üyesi olduğu görülse de, bu üyelerin katma değer
üretimine katkısı çok düşüktür. Türkiye’de kooperatifçiliğin dünya
ekonomisinden aldığı pay %1’bile değildir ve bu payın büyük kısmını da sadece
2-3 lokomotif kooperatifimiz sağlamaktadır.
Türkiye’de kooperatifçiliği anlamak, anlatmak ve geliştirmekte zorlanmaktayız.
Ülkemizdeki kooperatiflerin %99’u profesyonel
yapıdan uzak, eş dost ahbap ilişkisiyle yönetilmeye çalışılmaktadır. Bu
durumun acilen değiştirilmesi, yeniden yapılandırılması ve istisnasız
profesyonel yapılar haline getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer bu 7.422.994 ortağı olan kooperatiflerimiz
ihtisaslaşmış profesyonelleşmiş yapılara dönüşür ise gıda arzı güvenliğimizin sigortası haline gelirler. Aksi halde hali
hazırdaki kooperatifimizin %90’ı işlevsiz, kuru kalabalık, köy kahvehanesi
olmanın ötesine geçemeyecektir.
Tarım ve Orman Bakanlığımızı ve Ticaret Bakanlığımızı bu konuda
farkındalığa davet ediyorum.
Sözleşmeli
tarım modeli, Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından 15 Eylül 2023 tarihinde
resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu model, kooperatiflere
önemli görevler ve fırsatlar sunmaktadır. Ancak bu fırsatları
değerlendirebilmek için kooperatiflerin mevcut yapılarını değiştirmeleri ve
geliştirmeleri gerekmektedir. Kooperatiflerin sadece bir veya iki ürün üzerinde
ihtisaslaşmaları, üretim kalitesini
ve verimliliğini artıracaktır. Ayrıca kooperatiflerin yönetimini profesyonel
kadrolara emanet etmeleri, kooperatifçilik anlayışını ve işletme mantığını
güçlendirecektir. Kooperatifler, üretici ile işletmeci arasında bir köprü olmalıdır.
Bu ayrışma olmadan kooperatiflerin ayakta kalması ve başarılı olması mümkün
değildir. Bu da kooperatiflerin şu anki sorunların temel nedenidir.
Sözleşmeli
üretim modeli, üretici ve işletmeci arasında bir işbirliği ve uzmanlaşma
gerektirir. Üretici, sadece üretim yapmakla kalmaz, aynı zamanda ürün
kalitesini ve standartlarını sağlar. Üretici adına profesyonel kooperatif işletmecisi
ise, üreticinin ürünlerine katma değer kazandırmak için ar-ge, ur-ge
çalışmaları yapar ve iş ve pazarlama modelleri geliştirir. Böylece üretici hem üretirken
kazanabilir, hem de işletmecinin kooperatife kattığı katma değer üzerinden
kazanabilir. Bu sayede kooperatifler daha
rekabetçi ve sürdürülebilir olur.
Tarım ve
Orman Bakanlığımız ile Ticaret Bakanlığımız, tarımsal üretim ve pazarlama
kooperatiflerini yeniden yapılandırmalıdır. Bu kooperatifler, bir veya iki
ürüne odaklanmalı ve ihtisaslaşmış
profesyonel yapılara dönüşmelidir. Bakanlıklarımız, bu kooperatiflere
ihtiyaç duydukları profesyonel kadroları
sağlamak için teşvik sistemleri ile destek vermeli ve tarımsal kalkınmamızı
her yönden artırmalıdır. Bu şekilde, tarımsal üretim ve pazarlama
kooperatiflerimiz, ekonomik, sosyal, kültürel ve istihdam alanlarında değer
yaratabilir ve orta vadede çarpan etkisi ile büyük bir ilerleme sağlayabiliriz.
0 Yorumlar