Kışın sert ayazından, gri gökyüzü ve uzun gecelerden sonra, bahar sadece bir mevsim değil; umutla örülmüş bir bekleyişin ta kendisidir.
Eskiden çocukken sokaklara dökülürdük bahar gelince. Uçurtmalar gökyüzünde dans eder, anneler pencerelere bahar perdelerini asar, baharın habercisi leylaklar sokağın ucunda kokusuyla varlığını duyururdu. Şimdi, şehirlerin griliği içinde, yüksek binaların arasında o bahar biraz daha arka sokaklara saklanıyor belki… Ama özlem bitmiyor. Çünkü özlenen bahar, bir çiçekle başlar, bir tebessümle büyür, bir umutla yeşerir.
Ağaç dallarında ürkek tomurcuklar, toprağın bağrında sabırla bekleyen tohumlar ve rüzgârla dans eden kuş cıvıltıları… Hepsi birden, uzun süredir beklenen bir dost gibi baharın gelişini fısıldıyor.
Bahar yalnızca doğanın uyanışı değil, ruhun da yeniden nefes alışıdır. İnsan, baharda içini dinler. Hava ısındıkça umutlar da filizlenir, yürek yavaş yavaş ağır yüklerinden arınır. Baharın gelişi, bir anlamda hayatın döngüsünü hatırlatır bize. Her kışın bir baharı vardır deriz ya, işte o bahar; kayıpların ardından gelen toparlanmayı, sabrın sonunda gelen huzuru ve karanlıktan sonra gelen aydınlığı müjdeler.
Çocuklar sokaklara çıkar yeniden. Renkli uçurtmalar gökyüzünde süzülürken, yaşlıların yüzündeki çizgiler bile biraz daha yumuşar. Pencerelere saksılar yerleşir, balkonlarda çay sohbetleri başlar. Sokaklar çiçek kokar, insanın içi yaşamak ister. Ve herkesin yüreğinde aynı his yankılanır: “İyi ki geldin bahar…”
Bir mevsimden daha fazlasıdır bahar. Özlem duyulan, beklenen, içi sevgi ve tazelik dolu bir misafirdir. Belki de bu yüzden her bahar, yeni bir hayatın, yeni bir umudun, yeni bir başlangıcın adıdır.
Belki de asıl bahar, insanın içindedir.
0 Yorumlar