Kürt Meselesi mi, Seçim Mühendisliği mi?
Gerçek Çözüm Mü Aranıyor, Yoksa Sandıkta Hesap mı Yapılıyor?
Türkiye, yıllardır bir türlü içinden çıkılamayan bir meseleyi konuşuyor: Kürt Meselesi. Ancak son dönemlerde bu mesele yeniden gündeme gelirken, kamuoyunda haklı bir şüphe yükseliyor:
Bu bir çözüm arayışı mı, yoksa bir seçim mühendisliğinin parçası mı?
Siyasi iktidarların Kürt sorununa yaklaşımı, çoğu zaman hak, hukuk ve adalet temelinden değil; oy hesabı, siyasi denklem ve sandık stratejisi üzerinden şekillendi. Şimdi yeniden sahne kuruldu. Aynı roller, aynı söylemler ve aynı mağduriyetler dolaşıma sokuluyor. Peki ama neden şimdi?
Zamanlama Manidar: Yeni Anayasa, Erken Seçim ve Kürt Kartı
"Yeni Anayasa" çağrılarının yükseldiği, muhalefetin dağınık, seçmenin küskün olduğu bir dönemde iktidar bloğu tekrar Kürt seçmene göz kırpıyor.
Peki, bu gerçekten bir demokratikleşme adımı mı, yoksa "muhalefetsiz bir seçim kazanma" stratejisi mi?
İktidar çevrelerinde yeniden "çözüm süreci"ne benzer bazı adımların atılabileceği konuşulurken, terörle mücadeleye gölge düşürecek kadar muğlak mesajlar da veriliyor. Oysa halk çok net biliyor ki; çözüm süreci adıyla başlatılan geçmişteki süreç, hem şehirlerin hendek savaşlarına hem de onbinlerce vatandaşın öfkesine neden oldu. Şimdi benzeri bir senaryo tekrar mı yazılıyor?
"Kürt Meselesi" Tanımıyla Başlayan Manipülasyon
Türkiye'de "Kürt Meselesi" ifadesi, zihinleri yönlendiren bir kavram mühendisliğidir. Kürt vatandaşların bireysel hak talepleri ile, terör örgütünün siyasi amaçları çoğu kez bilerek karıştırılıyor. Bu belirsizlik, hem Kürt halkına hem Türk halkına yapılan en büyük haksızlıktır.
Bu ülkede Kürt olmak suç değildir. Kürtçe konuşmak, Kürt gibi yaşamak anayasal güvence altındadır. Ancak dağa çıkmak, devleti bölmek, bebek katillerini kahramanlaştırmak suçtur.
"Peki hangi "mesele"den söz ediliyor?
Eğer mesele Kürtlerin talepleri ise çözüm adaletledir.
Eğer mesele PKK'nın talepleri ise çözüm devletin kararlılığıdır.
Ama mesele seçim kazanmaksa, o zaman bu bir mühendisliktir.
Kürt Halkı Oy Makinesi Değildir
Kürt seçmen Türkiye'nin en bilinçli, en politik seçmenlerinden biridir. Onlara sadece seçim dönemi hatırlanmak, her seçimde "kandırılacak bir kitle" olarak görülmek artık büyük bir hakarettir.
Kürt halkı şunu iyi bilir:
Gerçek çözüm; devlete düşmanlıkta değil, devlete adaletle sahip çıkmaktadır.
Gerçek çözüm; silahla değil, sandıkla olur ama kirli pazarlıkla değil, şeffaf hukukla!
Uyarıyoruz: Barış, Oy Pazarlığıyla Gelmez
Barış, bir halkın oy potansiyeli karşılığında verilmiş bir ödül değildir. Adalet, geçici siyasi koalisyonların ya da pazarlık masalarının malzemesi olamaz. Eğer "Kürt Meselesi" adı altında yeni bir çözüm süreci tiyatrosu kuruluyorsa, bu millet bir kez daha kandırılmak üzeredir.
Unutulmamalı:
Devlet pazarlık yapmaz, hukuk inşa eder.
Millet bölünmez, adaletle birleşir.
Barış, teslimiyetle değil, ilkelerle sağlanır.
Eğer yeniden İmralı'dan mektup okutulacaksa, bu halkın aklıyla alay etmektir.
Eğer Kandil'le dolaylı temaslar kurulacaksa, bu devlet aklının iflasıdır.
Eğer yine "çözüm" diyerek silahlar susturulup sandıkta oy bekleniyorsa, bu milletin hafızasını hafife almaktır.
Gerçek Barış, Gerçek Devlet Aklıyla Mümkündür
Bu ülkenin ne Kürt halkına düşmanlığı vardır, ne de onları oyalamaya tahammülü kalmıştır. Gerçek bir çözüm istiyorsanız; önce PKK ile aranıza duvar örün, sonra Kürt halkıyla gönül köprüsü kurun. Seçim mühendisliği değil, adalet mühendisliği yapın. Çünkü:
Kürt Meselesi, bir halkın sorunu değildir; devletin adaleti sağlama testidir.
Ve bu test, siyasi kurnazlıkla değil, vicdanla verilir.
Vesselam
Zübeyt BOZKURT
0 Yorumlar