Makam Değil Dava İçin Yaşayan Yiğit: Muhsin Yazıcıoğlu
Yaşlı, babamın sayesinde tanımak nasip oldu Muhsin Yazıcıoğlu’nu.
Babam, ilçe teşkilatının ilk kurucularından ve ilk başkanıydı. Ben on yaşındayken çok şükür tanıdım.
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu, televizyon programlarında gece saat 24:00’ten sonra çıkardı.
Biz de küçük yaşlarda uyumaz, Muhsin Yazıcıoğlu’nu dinleyeceğiz diye bekler, gece yarısı seyrederdik.
O zamanlar kısa süre verilirdi ve “Bu kadar uyumadık, bekledik; bu kadar süre için mi?” derdim.
Bu kadar değerli bir insan, sadece kısa süreli ve gece programlarına konuk olurdu.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun kıymeti, asaletin de mayasında vardı.
Annesi merhume Fidan Yazıcıoğlu, “Ben Muhsin’imi hiç abdestsiz emzirmedim,” demişti.
Kişiliğin en büyük mimarıdır anne ve babalar. Böyle bir anneden, böyle bir yiğit doğar.
Ölümünden 14 gün önce beraberdik.
Mitinginde tek genç bir bayan ben vardım.
“Devletin lira parasını yememiştim,” demişti. “Yedi diyebilirsiniz fakat böyle diyenlere hakkımı helal etmem,” demişti.
“Bana Allah ‘Niçin iktidar olmadın?’ diye hesap sormayacak. Sorar ise de ‘Biz görevimizi yaptık, siz vermediniz’ derim,” demişti.
Helalleşmiştik hatta...
Merhum Yazıcıoğlu sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir dava adamıydı.
İslam’ın hakikatini anlatmak için mücadele eden, inançlarını söylemekten çekinmeyen bir liderdi.
1981 yılında Şırnak’ın Uludere ilçesinde köylüler tarafından bulunan Barnabas İncili’ni gündeme getirenlerden biri oldu.
Çünkü Barnabas İncili, Kur’an-ı Kerim’e daha yakın olan, Hristiyanlığın sarsılmasına sebep olacak nitelikte bir metindi.
Bu inançla, İslam'ın yayılması için mücadele etmiş ve bu uğurda canını feda etmiş bir yiğitti.
Muhsin Yazıcıoğlu, 5,5 yılı hücrede olmak üzere toplam 7,5 yıl cezaevinde haksız yere kalmıştır.
İlkeli duruşuyla dikkat çeken Yazıcıoğlu, darbe dönemlerinde gördüğü tüm işkencelere rağmen devletine küsmedi.
Bir muhabir, “Yıllarca haksız yere cezaevinde kaldınız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracak mısınız?” diye sorduğunda:
“Devlet bizim babamız. Babamız bizi dövdü diye komşuya şikâyet mi edelim? Komşuyla bir olup babamızı mı dövelim?”
diyerek cevabını verdi.
Refah-Yol Hükümeti döneminde de devletin bekasını düşünerek, şahsi hesap yapmadan, koltuk beklentisine girmeden destek verdi.
Her zaman milletinin ve devletinin yanında oldu. Mazlumların umudu, suskun yüreklerin sesi, adaleti özleyenlerin nefesiydi.
Bu yönüyle kimilerinin hesaplarını bozdu, bu yüzden bazılarının işine gelmedi.
Onun dik duruşu, menfaat siyaseti yapanların yoluna engeldi.
Abdulmetin Balkanlıoğlu Hoca’nın “Siyasetten %99 kir akar, Muhsin Yazıcıoğlu’ndan nur akar” sözü, onun şahsiyetini özetleyen bir vecizedir.
Biz aile olarak vicdanen çok rahatız.
Hep destek verdik, hep mücadele ettik. Ediyoruz da, edeceğiz de inşallah.
İyi bir insan öldüğünde ona ağlamayın;
Asıl onu kaybeden topluma ağlayın.
“Bir hayalim var!”
derdi Muhsin Yazıcıoğlu.
“Türk, Türkmen, Alevi, Sünni, Kürt, Laz, Çerkes ayrımı olmadan; zengin-fakir, başı açık-kapalı fark etmeksizin;
imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış, ay yıldızlı bayrağın altında bir Türkiye hayal ediyorum.”
Cenazesinde bu hayali gerçekleşti...
On binlerce insan, mezhep ve etnik kimlik ayırmaksızın bir araya geldi.
Selam olsun bu kutlu davada hiçbir menfaat ve çıkarı olmadan yürüyen vefalı insanlara!
Derdi makam olanın derdi bitmez,
Derdi dava olana Mevlam dert vermez.
Türkiye’nin dört bir yanından hatimlerin okunduğu, duaların gönderildiği 13. ölüm yıldönümünde; rahmetle, saygıyla, minnetle andığımız bu dava adamını unutmadık, unutmayacağız.
Saygılarımla,
Nuray Eyol
0 Yorumlar